Ana içeriğe atla

Devrim Demirel Yazdı ✍ Ardahan Kalesi




Muhterem kari geçen hafta Çıldır Rabat köyünde kalmıştık. Silahları ile gömülenlerin mezarlarının arasında köyden üç terekeme balası buldu bizleri. Güzelce mezarlığı, köyü ilerde meşum bi kayalık gibi görünen Albız Kalesini anlattılar ve iyice meraklandığımı görünce bizi kaleye götürmeye karar verdiler. Düştük yola. Bir derin vadi hayal edin kenarında bir eşeklik yol, dipte Karaçay deresi Kür ırmağına doğru akıyor, bazı noktalardan da Aktaş (Hozepin) gölü görünüyor. Yaklaşık 2 km sonra daha ince bir yol, vadi içindeki ada benzeri bir yükselti üzerine inşa edilmiş tabii uzantısı halindeki kaleye bağlanıyor. Garip bir mimari, kapı yola karşı değil girişte inşa edilmiş, tünel keskin sağa dönüşle kısa bir menfezle kapıya ulaşıyor ki o da koçbaşıyla kapıya yüklenilmesin diye icat edilmiş. Kale su sarnıçları, ambarları, hapishanesi ve şapeliyle bir Orta Çağ Gürcü kalesi. Çıldır 1578’de fethedildiğinde Osmanlılara geçmiş. Kaynaklara göre Hristiyan inancına mensup Kıpçak Türkü atabekler o vakit İslam’a geçip varlıklarını sürdürmüşler. Osmanlı zamanı sancak olan Çıldır, Gürcüler ve Safevilerle savaşlarda mühim bir rol oynamış. Sohbet ederek köye döndük, çocuklara bi şeyler vermek istedim. Onlara hazırlıksız olduğumu, Çıldır’a gittiğimi, dönüşte köye inen ana yoldan sapak yerdeki taşın altına onlara Çıldır’dan alacağım şeker ve çikolata gibi şeyler bırakacağımı, oraya gelince korna çalarak haber vereceğimi söyledim ve ayrıldık terekeme balalarıyla. Gide gide vardık adına hastane denen Sağlık Ocağı benzeri yere. Emekliliğini bekler, şivesinden yerli olduğu belli bir hekim arkadaş bir memura ilaç yazıyordu. Az bekledik. Yanında akıl hocası olduğu her halinden belli hayli geçkin, zamanın ufalayamadığı bir sağlık memuru, yandaki lojmandan terlikleriyle gelmiş bir ebe, her biri Cumhuriyetin bir yerlerinden çıkıp gelmiş Çıldır’da buluşmuş. Bi çay içelim derken mevzu açıldı “sebebi ziyaretimiz, Otoklavınızı bizim oğlana istemek”. Nuh diyor doktor ötesi yok. Ara sıra sağlık memuruna bakınca o tabii ki “hocam devletin malını kime nasıl veririz” diye destek çıkıyor; ebe hanım bu hiç çalışmadı ki diye ortadan konuşuyor. O vakit dayanamayıp “burada en eski kim” dediğimde sağlık memuru elini kaldırdı ve ona sordum “bu cihaz geldiğinde burada mıydınız?” “Evet” dedi “peki hiç çalıştı mı, teslim tutanağı nerede?” deyince “ben teslim aldım ama geç vakitti evde imzaladım, o vakit doktor yoktu” dedi. İş anlaşıldı: Aynı tezgâha gelmişlerdi. Cihazın yanına gittik, elektrik düğmesini açtık cereyan geliyordu. Öğrendim ya yüklendim su giriş borusuna “durun, durun ne yapıyorsunuz” demelerine kalmadan ucu elimde kaldı. Duvarın içine borunun ucunu gömüp, geç oldu gidiyoruz dümeniyle kâğıdı imzalatmışlar gerisini sen yaz. Susuz yolunda Kars girişinde Dilber hanımın vaktiyle çalışmış olduğu bir mekân var Cennet Turistik Tesisleri adı ile maruf. Eee ne diyelim, analarının mekânı Cennet olsun inşallah. Herhalde akşam da orada paraları ezmişlerdir. Boruyu eline alınca sağlık memurunun süngüsü düştü “hocam teslim tesellüm evrakıyla veririz bizim de sorumluluğumuz gider” diye yan yaptı, bastım imzayı yüklendik cihazı, bende bi keyif ki sorma, peşin satan gibi kuruldum arabanın ön tarafına. Aklıma Rabat’taki çocuklar geldi, bi bakkalın önünde durdum ve poşeti sakız, gofret, çikolata, karamelli ne varsa püskevit dahil doldurdum. Köyün ana yol sapağına geldiğimizde ayrılalı iki-üç saat olmuştu ama balalarım bekliyorlarmış. Kornaya basmamızla beraber köyün üç ayrı yerinden üç toz bulutu yokuş yukarı yol çatına gelmeye başladı. En arkadaki oğlan inanılmaz bir deparla hepsini geçip yaklaşık 50 metre fark ile ulaşınca poşeti ona teslim ettim diğerleri de geldi çok sevindiler poşettekilere. El öptük iyi dileklerde bulunduk derken heyecanla köyden muhtar ve yanında iki kişi geldi korumacılık kaygısıyla bizim çocuklara şeker veren amca kim ola deyip onlar da gelmişti. Mevzu anlaşılınca gülüştük, salmadılar birer çaylarını içtik ayrılmadan önce silahlı mezarların hikayesini onlardan da dinledik ve düştük Göle’nin yoluna. Sevinçle yoldan buzdolabı tamircisi emekli astsubayı aradım bi otoklav daha buldum diye haber verdim. O daha da şaşırdı Çıldır da bi otoklav olmasına. Ertesi gün için sözleştik. Ardahan’dan geçerken adını bu kadar çok duyduğumuz o garip şehre, hala içinde askerlerin olduğu yüz yıllardır inkıtasız faaliyet gösteren kaleye, mazgallarına takıldı gözüm. Kura Nehri coşmuş Ardahan önlerinde göllenmiş, yabani ördek, kaz sürüleri kendi meşrebince eğlenmekte; bizim dışımızda medeniyet namına bildiğimiz her şeyin dışında bir hayat daha var ve o hayat Ardahan’da elin uzatsan yakalayacağın kadar yakın. Yolda üç kurt atladı, arabanın önünden geçip gitti; dün akşam köy yolunda bir Tilki bana seslendi. O hayat bütün haşmeti ve tılsımıyla devam ediyor burada. Ertesi gün heyecanla toplandık, montaj yerleri hazır, elektriği suyu bağladık, ne olur ne olmaz cihazı çelik kuşakla duvara da sabitledik, doldurduk suyu, kilitledik kapağı, verdik cereyanı. Harman yerinde dirgen yiyen yılı gelince pengildermiş, yattık sütre gerisine bekliyoruz;  bi fokurtular bi gürültüler bir cayırtı koptu ve basınca dayanamayan bizim cihazın bu kez de gövdesi yırtıldı. Sislerin içinde kaldık, “kesin kesin cereyanı” derken pencereler açıldı “bu da olmadı” dedi usta. Umudum hepten kesildi “g.tü ile inatlaşan en son donuna s.çar” derdi hocam. Teslim oldum, boynum büküldü “sağ olun” arkadaşlar dedim ve tam artık dağılacağımız sırada başhekim arkadaş koşarak geldi “abi abi müjde hıfzıssıhha laboratuvarında fazla bi otoklav varmış’’ deyince ümitler tazelendi. Malum doğuda akşam erken iner, iner yedi kol demiri; zaten bize de bahane gerek yıkılsın bahtımız deyip gene vurduk kendimizi alkole. Yarın sabah Sağlık Müdüründen o cihazı istemeye gideceğim, kararım kesin sert kavgacı olacağım, hiç aksine fırsat vermeyeceğim. Son söz: Sen fasulye hayal et talih belki fasulye piyazı verir
Dr. Kadir Devrim Demirel




Mehmet Ali Arslan NameGazetesi Name Gazetesi

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hikmet Eraslan kimdir

Hikmet Eraslan 1971 yılında Ağrı Doğubeyazıt'ta doğdu. İlkokulu burada bitirdikten sonra, orta ve lise eğitimini İstanbul'da, üniversiteyi ise turizm üzerine Londra'da tamamladı. Sanata olan ilgisi Londra'da başladı. Rönesans döneminde yaşayan ve “Dosso Dossi” takma adını kullanan İtalyan ressam Giovanni di Niccolò de Luteri'ye hayranlık duydu. İtalya'da yaşadığı dönemde bu sanatçının isim hakkını alarak, İstanbul'a döndükten sonra kurduğu şirketlerine verdi. Koleksiyonunda İtalyan ressamlara ait eserler yoğunlukta. Eraslan, koleksiyonunda bulunan eserlerin bir kısmını, Dosso Dossi Fashion Show (DDFS) ismiyle düzenlediği hazır giyim fuarlarında sergileyerek, geniş kitlelerin sanata ilgi duymalarını amaçlıyor. Eraslan, 2019 yılında yaptığı bir röportajda  “Dosso Dossi Fashion Show’da bu sene 50-60 milyon dolar işlem hacmi bekliyoruz. 14 yılda yaklaşık 600-700 milyon dolarlık ticaret hacmi oluşturduk” açıklamalarında bulunmuştu. Dosso Dossi Holding bünyesinde...

SİZ ZAMANSINIZ

Erdal çakıcıoğlu SİZ ZAMANSINIZ Sizi hayal kurmaya çağırıyorum... Hayal kurun.  Kendinizi yerleştirin o hayalin merkezine. Ama bugünkü sizi değil... Eskiye gidin, çok eskiye. Binlerce, on binlerce yıl öncesine. Ta insanın, insanoğlunun tarih sahnesine çıktığı ilk günlere... Klanlar hâlinde yaşayan diğer hemcinsleriniz gibi, siz de bir mağara kovuğunda ya da bir ağacın tepesine kurduğunuz kulübede yaşıyorsunuz grubunuzla birlikte. Henüz yok denecek kadar az bilginiz var. Daha kendinizi ve doğayı tanıma aşamasındasınız, diğer klandaşlarınız gibi. Zayıfsınız. Ama duygularınız bugünkü gibi güçlü. Çünkü onlar sizinle birlikte doğmuşlar. Seviyorsunuz, hoşlanıyorsunuz, âşık oluyorsunuz bugün olduğu gibi. Ya da kızıyorsunuz, nefret ediyorsunuz, kin güdüyorsunuz. Sizin bu özelliğiniz herkeste var, biliyorsunuz bunu. Biliyorsunuz, çünkü duygular bir şekilde davranışlara yansıyor. Ama siz farklısınız diğerlerinden. Diğerlerinin duyguları kişisel çünkü; sizinki genel. Onların duygularına da or...

CHP SARIYER BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OKTAY AKSU OLDU

CHP SARIYER BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OKTAY AKSU OLDU  Oktay AKSU Kimdir? Ordu'da 1966 yılında doğan Mustafa Oktay Aksu, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nden mezun olmuştur. İstanbul Veteriner Hekimler Odası'nda yönetim kurulu üyeliği yapmıştır ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik görevlerinde bulunmuştur. Ordu Ulubeyliler Derneği'nde Başkanlık ve Ordu Dernekler Federasyonu'nda Genel Başkan Yardımcılığı gibi önemli pozisyonlarda bulunmuştur. İlçe Meclis Üyeliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği, İl Başkan Yardımcılığı, Belediye Başkan Yardımcılığı ve Belediye Başkan Vekilliği gibi çeşitli görevlerde bulunan Aksu, 27. Dönem milletvekilliği seçimlerinde CHP İstanbul milletvekili adayı olarak gösterilmiştir. Evli ve iki çocuk babası olan Aksu, Sarıyer'de on sekiz yıldır yaşamaktadır. 12 Şubat 2024 tarihinde CHP Sarıyer Belediye Başkan Adayı olarak açıklanmıştır. CHP PM de onaylanıp adaylaşan diğer ilçe ve isimler şu şekilde ; Kadıkö...